30 Ağustos 2014 Cumartesi

YAYALARA SAYGI

                                   “YAYA”LARA SAYGI…

Adnan Menderes caddesinden, yukarı doğru, yaya olarak çıkıyordum. Tam Taşhan’ın karşısındaki kavşağın biraz üst kısmında, yaşlıca bir hanımefendi de karşıya geçiyordu. Orta refüje bir veya iki adım kalmıştı ki; aşağıdan bir araç korna basarak hızlıca, kadıncağızın üstüne geldi. Kadıncağız kendini güçlükle orta refüje attı. Araç sürücüsü korna basmaya kesintisiz devam ederek yoluna devam etti, gitti. Korna yerine hafif firene dokunsa, hem o yaşlıca hanımefendi paniklemeyecek, ve hem de trajik bir kaza yaşanmasına ramak kalmayacaktı.
Berlin’de yaya olarak şehir turu yapıyorduk, turist kafilemizle birlikte. Bizim heyetimiz her yerde olduğu gibi, bir kısmımız kaldırımda, bir kısmımız da cadde kenarında yürüyordu. Bir yerde karşıdan karşıya geçmemiz gerekti. Yaya kaldırımı olmayan bir yerden karşıya geçecektik. Öndeki arkadaşların bir iki tanesi kaldırımdan inip kenarda araçların geçmesini bekliyordu. Araç geçtikten sonra karşıya geçeceğiz. Haydii, bizimkileri caddenin üzerinde gören araç önce yavaşlıyor, sonra duruyordu. Biz araçlara söylenmeye başladık. ”Yav kardeşim, gitsenize, karşıya geçeceğiz. Ne durup bekliyorsunuz”. Neyse uzatmayayım, mevzuyu öğrendik ki, “Avrupa ve ABD de YAYA caddeye inince, araçlar geçiş önceliğini onlara veriyor”. Bir sürü araç durdu, bizim kafilenin karşıya geçişini bekledi ve sonra yollarına devam ettiler.
Böyle bir şey bizde neden olmasın?. Neden biz de yayalara geçiş üstünlüğünü vermeyelim?. Sanırım AB uyum yasalarında var. Yasal olarak bizde de var. Fakat uygulama yok. Bunu ilk başlatan biz olamaz mıyız?. Erzurum olarak böyle bir farkındalık oluşturamaz mıyız?. Bu  şehrin motorlu araç kullanan sakinleri olarak bizler, YAYALARA SAYGI göstermeyi, bütün Türkiye’ye  ispat edemez miyiz?.
Motorlu Araç kullanan bizler, biz şoförler, biz driver(!)ler. Araç kullanırken diğer araçlara saygımız yok, onu biliyorum. “Ben otomobilde iken, başkalarının haddine mi düşmüş, benimle boy ölçüşmesi. Bütün yollar benim. Bütün kırmızı ışıklar başkalarına yanar. Trafik lambalarının tamamı benim için yeşildir. Ben, şoför isem yolda kimseyi, rakibim olarak görmem. Tek rakibim THY dır”. Bütün bunlara eyvallah.
LAKİN, iş yayalara gelince galiba biraz insaflı ve merhametli olmamız gerekmez mi, sizce?. Yayalara karşı daha höşgörülü davranmak lazım, bence. Yayalara karşı daha dikkatli olmak,  bize yakışan en asil hareketlerden biridir, hiç kuşkusuz. Hep kendimize şu soruyu sormalıyız, Yaya yaptığı hatayı canı ile mi, ödemeli?. Sonuçta hepimiz YAYAYIZ. Yayaları caddede gördüğümüz zaman ayağımız hemen frene gitmeli. Kornaya dokunmadan önce freni kullanmalıyız.

O halde, gelin hep birlikte “YAYALARA SAYGI” çerçevesinde, caddelerde gördüğümüz yayalara daha merhametli davranalım. Ve bunu Toplumsal Refleks haline getirelim.     

23 Ağustos 2014 Cumartesi

KURULTAY

KURULTAY

Kurultay ; CHP nin Genel Başkan ve  üst yönetiminin belirlendiği(Seçildiği) toplantının adı.  Başka partilerde bu toplantılara değişik isimler verilmekte. Fakat nedense” Kurultay” nitelendirmesi CHP ye yapışmış kalmış gibi.
 CHP Türkiye Cumhuriyetini kurmuş bir parti. Aynı zamanda Türkiye nin çok partili demokrasiye geçişini de sağlamış bir parti. Türkiye nin son demokrasi çıtasını gösteren ”Avrupa Birliğine  girişi” de, galiba, bu parti sağlayacak gibi görünüyor.  Ancak kendisini bu ÇITA ya uyarlaması şartı ile. Bunu sağlamasının yolu ise , önümüzdeki günlerde yapılacak KURULTAY ile belli olacak gibi.
Ne demek istiyorum?,anlatayım.
Demokrasiye geçişte ilk şartlardan biri, Devletin yani bütün devlet   Kuruluşlarının yapısının demokratik olmasını sağlamak. Bu kuruluşların başında hiç kuşkusuz PARTİLER gelmekte. Yani parti içi demokrasinin sağlanması gerekmekte.
İşte bu noktada CHP ye büyük iş düşmekte. CHP ilerdeki seçimleri kazanmak  ve Geleceğin Türkiyesinde söz sahibi olmak istiyorsa ilk adımı yine kendi içinde atmak durumunda olmalı. Ne mi yapmalı?.
Genel Başkanı ve Üst Yönetimi belirleyecek olan seçimlerde DELEGE sistemini kaldırıp, direk PARTİ ÜYELERİNİN oy kullandığı bir sistemi getirmeli. Yani sandıklar direk” CHP parti kayıtlı üyelerinin” önüne gitmeli ve Parti Yöneticilerini delegeler değil bu üyeler seçmeli.
Örnek olarak, Erzurum CHP ye kayıtlı kaç üye varsa, (Örnek 10.000 kişi), onların huzuruna adaylar çıkarılmalı, ve üyelerin oylarının çoğunluğunu alan kişiler parti üst yönetimine girmeli. Aynı üyeler, (delegeler değil) aynı zaman da Genel Başkanı da seçmeli.Ve bu sistem bütün Türkiye deki Parti Teşkilatlarında uygulanmalı.
Bu konuda Sn. Baykal’ ın  30 Mart Yerel Seçimler Öncesinde buna benzer bir talebi olmuştu.Adayların Ön seçimle belirlenmesini istemişti.
Bu teknik olarak biraz zaman alan bir süreç. Fakat bu süreç kesinlikle işletilmeli. Hatta bütün partiler bu metodu uygulamalı. Mümkünse Anayasal Kural olmalı. Çünkü Delegasyon sistemi, zaafları olan bir sistem. ABD de, 1906da kaldırılmış bir sistem. Parti Oligarşisi ve Parti Diktatörlüğüne zemin hazırlayan bir yapı. Türkiye ‘nin ileri demokrasiler arasında yerini almak isteyen herkes bu sistemin uygulanmasını sağlamalı. İlerde kazanalar bu sistemi işleten partiler olacaktır.
Bu düşüncemi açıkladığım bazı arkadaşlar, “bunu sadece CHP den değil, bütün partilerden istemek lazım” dediler. El-Hak doğru. Fakat diğer partiler Muhafazakar veya Milliyetçi Demokrat oldukları için onlara böyle şeyler biraz lüks kaçar.
   
Mustafa Şekip YAVUZ
Yazar, Mühendis.                                               m.sekipyavuz@gmail.com


14 Ağustos 2014 Perşembe

ERZURUM ARENA

                                                ERZURUM ARENA

En son söyleyeceğim cümleyi en baştan yazayım; Burak Codur ve ERZURUM ARENA ekibini tebrik ediyorum. Neden mi?. Anlatayım.
Eskiden” Kervan Yolda Dizilir” di. Kervansarayda konaklayan kervan,  sabahleyin yola düşmeden önce, ilk yola çıkan kervanbaşı olurdu. Kervanbaşının peşine birinci deve arkasından ikinci deve, derken bir üçüncüsü ve devamı, yola çıkardı. Kervanbaşı eline ilk devenin ipini (yularını)alır, yola çıkardı. Peşindeki develerde, bir sonraki devenin ipini hörgüçlerine bağlayarak kervanbaşını takip ederlerdi. Öyle ki, kervancıbaşı, kervansaraydan 40-50 adım uzaklaştığı halde, hâlâ, konak yerindeki develerin pek çoğu yola çıkmayı bekliyor olurlardı. Ortaçağın yavaş akan zaman dilimlerinde bu böyle idi. Kimsenin acelesi yoktu. Hatta kervan da bir çocuk kaybolsa, bütün kervan durur, önce kaybolan çocuk bulunur, sonra yola devam edilirdi.
Halbuki günümüz öyle mi?. Bugün adeta ışık ile yarışıyoruz. Ses hızını geçen Süpersonik uçaklar icat edildi. Uçağın hedefi, gideceği yer, varış zamanı hemen her şeyi önceden hesaplanıyor. Önceden düşünülüyor.  Süpersonik bir uçakta siz diyebilir misiniz ki,”hop, çocuk kayboldu.2 dakka bekle, geliyoruz”.
Günümüzde internet sitelerindeki haber siteleri, gazetecilik siteleri genelde KERVAN misali hareket ediyorlar. Yani önce haber veya gazete sitesi açılıyor, sonra haberler geldikçe siteler yeniden tanzim ediliyor, araya da garnitür misali YAZARLAR serpiştiriliyor.
Halbuki ERZURUM ARENA öyle değil. Sn. Burak Codur ve Ekibi, günümüzün modern internet siteciliğine uygun davranarak bu siteyi hazırlamışlar. Önceden düşünülmüş ve FARKLI bir ambians oluşturmak için gayret edildiği anlaşılmakta. Ve bunda da muvaffak olmuşlar.Yazarlara vurgu yapan bir site hazırlamışlar. Gerçekten farklı bir site. Şundan eminim, bu düzeyde devam ettikleri sürece ilerde en çok takip edilen sitelerden biri olacak.
Bu arada bir tebrik borcum da Sn .Cengiz Yantır’ a var.Bendenizi bu site ile tanıştırdı ve buluşturdu.
Ne diyelim,Allah CC yollarını açık etsin.      
Mustafa Şekip YAVUZ
Yazar,Mühendis.                                               m.sekipyavuz@gmail.com


ÇATI UÇTU

                                             ÇATI  UÇTU

CHP  plaj da,
MHP  yayla da,
CEMAAT kamp ta,
KÜSKÜNLER kumsal da,
          VE Sn. Başbakan % 51,8 le Çankaya da.
         Sizce, bu sonuçtan  kimin ders çıkarması gerekiyor?. Muhalefet in mi, yoksa             Ak parti nin mi? Son Yerel Seçimlerde ki oy oranları şöyle;
Ak Parti :  % 45
CHP     :  % 27
MHP   :  % 17
Diğer :  % 11
Yani CHP ve MHP kendi adayları ile seçime katılsalar , bugün, seçimin ikinci turunu konuşuyor olacaktık.
Ve belki söz konusu iki partinin Sn. Genel Başkanları aday olsalardı, oy oranlarında da yukarı doğru çıkışlarda olabilirdi.
Bu seçim sonuçları bize şunları gösterdi.
Partilerin seçimden önce birleşmelerinin sandığa olumlu yansımadığı bir kez daha ispat edildi.
Geçmişte; Çalışan, sandığa sahip çıkan, seçmenini sandığa götürmeyi başaran Parti başarılı çıkıyordu, şimdi de aynısı oldu.
Sn .Başbakan 1günde 3 miting,sayısız görüşme yapıyor ve aynı zamanda da Devlet işlerini takip ediyordu. Birleşmiş Muhalefetin 1 günde yaptığı toplam miting sayısı ise sadece 1 di.
Bir atasözümüz vardır.
“ALLAH (CC) Tembele Mal vermez.”

DEMOKRASİ

MERHABA

Demokrasi kavramı, günümüzde en çok kullanılan kavramlardan biri. Dünyanın pek çok ülkesi kendilerini Demokrasi olarak tanıtıyor. Demokrasi bir standart olmuş gibi. Ülkeler Demokrasi ile yönetilip yönetilmediklerine göre derecelendiriliyorlar ve aynı zamanda ne kadar demokrat oldukları ile ilgili olarak ta değerlendirmeye tabi tutuluyorlar. Dünyanın pek çok saygın kuruluşu, ülkeler hakkında Demokrasi Karneleri diyebileceğimiz, ölçümlemeler sunuyorlar. O halde Dünyanın devlet düzeyinde ilgilendiği bu DEMOKRASİ nedir?. Nasıl bir şeydir?. Neden herkes bununla ilgili?. V.s...

Demokrasinin pek çok tanımı yapılmış.Yunanca DEMOS ve KRATOS kelimelerinin birleşiminden oluşan Yunanca bir terim. Demos tükçe karşılığı HALK demek. Kratos, yönetim demek. Demokrasi, kısaca "Halk Yönetimi" demek. A. Lincoln` un ünlü deyişi ile "demokrasi, halkın, halka tarafından halk için yönetilmesi" demek. 

Bu yaklaşıma göre, yönetimi belirleyen temel unsur HALK dır. İktidar halk tarafından belirlenir. Bu tanım, iktidarın Tek bir kişi tarafından belirlendiği monarklık,krallık veya padişahlık gibi rejimleri dışlar. Aynı zamanda azınlığın yönetimi demek olan Oligarşi ve 




Halk, bir ülkenin belirlenmiş sınırları içinde yaşayan ve devlete belli yasalarla bağlı olan vatandaşlar topluluğu.   

KAFİRUN SURESİ VE IŞİD

 KAFİRUN SURESİ VE IŞİD

IŞİD ( Irak – Şam İslam Devleti), Kafirun süresinin Kuran da fazlalık olduğuna hükmederek kaldırılacağını bildirmiş.(link). Kuran’ daki bazı ayetlerin,  Kuran da olmadığı gerekçesi ile yok sayıldığı, İslam tarihinde karşımıza sıkça çıkan bir tutum.
Hiç yadırgamadım. Zaten Kuran-ı Kerim, Vahiy olması sebebi ile, hiçbir kaba sığmamakta. Hiçbir kabın şeklini almamakta.Çünkü onun kendine özel bir KABI var. Kuran, İnsanların kafalarında oluşturdukları şekil, kap ve sınırlara uymadığı için, insanlar Onun sağını solunu keserek, bir şekil vererek, kendi  kaplarına uydurmaya çalıştılar. İŞİD in yaptığı da bunlardan biri.
Kuran’ a “Bilim” çerçevesi ile yaklaşıp bilime uymayan Ayetlerin yok sayıldığı iddiaları olmuştu.
Kuran’a “Matematiksel” yaklaşımla bulunulup, 19 şifresine, 114 yaklaşımına  uygun olmayan bazı ayetlerin yok sayıldığından da haberdardık. (Edip Yüksel vd. gibi).
Ancak, Siyasi mülahazalarla Kuran’ın bazı ayetlerinin Kuran’dan çıkarıldığına dair rivayetlere pek rastlanmamıştı. Siyasi mülahazalarla  Kuran’ın tamamının inkarı, İslam tarihinde çokça var. Ancak, tamamen siyasi görüşlerine uymadığı için, reddedilen ayetler olarak KAFİRUN süresi, galiba tarihte bir ilk olacak.
Ancak şu noktayı kaçırmayalım. Kuran ayetlerinin pek çoğu, siyasi mülahazalar ile yorumlanmış, tevil edilmiş ve farklı anlamlar yüklenmiştir. Bu İslam tarihinde olağan bir durumdur. Lakin SİYASİ yaklaşımda bulunularak,Kuran’dan bazı ayetlerin çıkarıldığı ilk vakıa ile karşı karşıyayız, kanaatimce.