KALDIRIMLAR
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in meşhur olmuş şiirinden
birkaç mısra. Yazımın başlığını KALDIRIMLAR olarak tasarlayınca, herkes bu
şiirden bahsettiğimi sanacaktı. Halbuki bu yazım edebî bir yazı değil. Ve hele
şiirle hiç ilgili değil. Ve bende Üstada
saygısızlık yapmamak için, onun
şiirinden birkaç mısraı yazının girişine ekledim.
Evet. Kaldırmalardan bahsedeceğim; bildiğimiz, üzerinde
yürüdüğümüz, caddelerimizin vazgeçilmezi olan kaldırımlardan. YAYALARA SAYGI
başlıklı makalem düşündüğümden daha çok ilgi gördü. Demek ki kanayan bir yaraya
parmak basmışım. Ve bende bu minvalde devam edeyim dedim. Yayalardan
bahsetmişken elbetteki kaldırımlardan bahsetmeden geçmek olmazdı.
Değerli bir dostum herhangi bir belediyenin çalışmaları
ile ilgili değerlendirme yaparken “kaldırımlara dikkat ederim” demişti. “Eşimle
birlikte, çoluk çocuk hep beraber yürüyebileceğimiz güzellikte, rahatlıkla
mağazaların vitrinlerine bakabileceğimiz genişlikte kaldırımlar var mı, yok
mu?. Ona bakarım. Eğer bir şehrin
kaldırımları fiziki olarak yayaların yürüyüş yapmalarına olanak veriyorsa,
geniş, kullanışlı ve “işgal” edilmemişse, işte orada, o belediyenin varlığını
hissederim”, diye sözlerine devam etmişti.
Biraz düşününce, bu tespitlere hak vermemek elde değil.
Gerçekten Şehrimizde, yaşadığımız şu kentte yukarıda anlatılan güzellikte
kaldırımlara sahip miyiz, değil miyiz, bir incelememiz lazım.
Gördüğüm kadarı ile bu problem Ülkemizin pek çok
şehrinde mevcut. Eski Demir Perde ülkelerininim hakkını teslim etmek gerekir.
Moskova başta olmak üzere hemen tamamında çok geniş kaldırımlar var. Kaldırımlarında
rahat rahat gezebilir, vitrinleri seyredebilir ve alış veriş yapabilirsiniz. Bu
konuda eski sosyalist ülkeler Batı Avrupa’ya fark atmış gibi gözüküyor.
Gelelim, yaşadığımız güzel
şehrimiz Erzurum ‘a. Şehrimizin eski yerleşim yeri olan Yakutiye de, kaldırımların
halini anlatmama gerek yok sanrım. Sadece Cumhuriyet caddesine bakmak yeterli.
Kalabalık saatlerde insanlar ve araçlar iç içe geçmiş gibi. Yayalar kaldırımlarda
yer bulamadığından caddeye taşmış durumdalar. Araçlarda nerdeyse kaldırıma çıkacak
gibiler.
Nispeten yeni şehirleşmenin olduğu Yıldızkent, Yenişehir,
Dadaşkent de durum çok farklı değil. Hele emlak fiyatlarının yüksek olduğu Kayak yolu ‘na ne demeli?. Şehrin eski
yerleşim yerlerine dokunamadığımızı var sayalım. Ya yeni yapılan semtlerde
kaldırımlar neden ihtiyaca cevap vermez, pek anlamış değilim.
Son olarak birde galiba akşam saatlerinde kaldırımlar
biraz karanlık mı, Yoksa ben mi fazla şüpheciyim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder