7 Eylül 2014 Pazar

kaldırımlar

                                   KALDIRIMLAR
             Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
             Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
             Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
             Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

             Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in meşhur olmuş şiirinden birkaç mısra. Yazımın başlığını KALDIRIMLAR olarak tasarlayınca, herkes bu şiirden bahsettiğimi sanacaktı. Halbuki bu yazım edebî bir yazı değil. Ve hele şiirle hiç ilgili değil.  Ve bende Üstada saygısızlık yapmamak için,  onun şiirinden birkaç mısraı yazının girişine ekledim.
             Evet. Kaldırmalardan bahsedeceğim; bildiğimiz, üzerinde yürüdüğümüz, caddelerimizin vazgeçilmezi olan kaldırımlardan. YAYALARA SAYGI başlıklı makalem düşündüğümden daha çok ilgi gördü. Demek ki kanayan bir yaraya parmak basmışım. Ve bende bu minvalde devam edeyim dedim. Yayalardan bahsetmişken elbetteki kaldırımlardan bahsetmeden geçmek olmazdı.
             Değerli bir dostum herhangi bir belediyenin çalışmaları ile ilgili değerlendirme yaparken “kaldırımlara dikkat ederim” demişti. “Eşimle birlikte, çoluk çocuk hep beraber yürüyebileceğimiz güzellikte, rahatlıkla mağazaların vitrinlerine bakabileceğimiz genişlikte kaldırımlar var mı, yok mu?.  Ona bakarım. Eğer bir şehrin kaldırımları fiziki olarak yayaların yürüyüş yapmalarına olanak veriyorsa, geniş, kullanışlı ve “işgal” edilmemişse, işte orada, o belediyenin varlığını hissederim”, diye sözlerine devam etmişti.
             Biraz düşününce, bu tespitlere hak vermemek elde değil. Gerçekten Şehrimizde, yaşadığımız şu kentte yukarıda anlatılan güzellikte kaldırımlara sahip miyiz, değil miyiz, bir incelememiz lazım.
             Gördüğüm kadarı ile bu problem Ülkemizin pek çok şehrinde mevcut. Eski Demir Perde ülkelerininim hakkını teslim etmek gerekir. Moskova başta olmak üzere hemen tamamında çok geniş kaldırımlar var. Kaldırımlarında rahat rahat gezebilir, vitrinleri seyredebilir ve alış veriş yapabilirsiniz. Bu konuda eski sosyalist ülkeler Batı Avrupa’ya fark atmış gibi gözüküyor.
              Gelelim, yaşadığımız güzel şehrimiz Erzurum ‘a. Şehrimizin eski yerleşim yeri olan Yakutiye de, kaldırımların halini anlatmama gerek yok sanrım. Sadece Cumhuriyet caddesine bakmak yeterli. Kalabalık saatlerde insanlar ve araçlar iç içe geçmiş gibi. Yayalar kaldırımlarda yer bulamadığından caddeye taşmış durumdalar. Araçlarda nerdeyse kaldırıma çıkacak gibiler.   
             Nispeten yeni şehirleşmenin olduğu Yıldızkent, Yenişehir, Dadaşkent de durum çok farklı değil. Hele emlak fiyatlarının  yüksek olduğu  Kayak yolu ‘na ne demeli?. Şehrin eski yerleşim yerlerine dokunamadığımızı var sayalım. Ya yeni yapılan semtlerde kaldırımlar neden ihtiyaca cevap vermez, pek anlamış değilim.
             Son olarak birde galiba akşam saatlerinde kaldırımlar biraz karanlık mı, Yoksa ben mi fazla şüpheciyim?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder